Yeni bir Kuleli Vakıası…

0:00

Ahmet Zeki Okçuoğlu Av. Siyasi Analist.

Yeni bir Kuleli Vakıası…

Ne kadar gizlemeye çalışsalar da, yeni mezun olan Harb Okulu talebelerinin, yemin törenlerinde resmi yeminin dışında bir yemin metni okumaları, sonra da kılıçlarını çekip, Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganını atmaları bir isyan vakıasıdır.
1859’da vuku bulan Kuleli Vakıası, Sultan Abdülmecid’i devirip yerine Abdülaziz’i tahta oturtmak için tertip edildi.
Bu yeni vâkıanın arkasında da iktidar mücadelesi, hatta ondan farklı olarak dinler çatışması yatıyor…
Şöyleki…
İslamcı Erdoğan’nın, yirmi seneyi aşkın iktidarı döneminde en büyük icraatı, Kamâlist Türk ordusunu yeniden Asakir-i Mensure-i Muhammediye (Muhammed’in Muzaffer Ordusu) yapma istikametinde hayli mesafe kaydetmiş olmasıdır.
1826’da Vakayı Hayriye olarak bilinen, onbinlerce yeniçerinin katledilmesi neticesinde Yeniçeri Ocağı’nın lağv edildi. Bu vakıadan bir ay sonra da yeni Osmanlı ordusu (Asakir-i Mensure-i Muhammediye) kuruldu. Türk ordusunda askerlere verilen Mehmetçik (Muhammedcik) ismi bu ordudan ona yadigar kaldı.
Malum, Türk milleti etnik bir temele dayanmıyor. Türklük 19. asırda, oryantalizm tarafından icad edildi. Tarihi temeli olmayan bu milleti normal devlet sistemi altında inşa etmek ve onu ayakta tutmak mümkün değildi. Bunun için, bir terör devletine ve bir o kadar katı din veya ideolojik atmosfere ihtiyaç vardı.
İktidarı elinde bulunduran neoittihatçılar terör devleti geleneğinden geliyorlardı. Bunun yanında İslam dinini misal alarak, Kamâlizm ismi ile yeni bir din icad edildi.
Arap milliyetçisi Muhammed, Arap milleti ve devletini İslam dini üzerinde inşa etti. Mustafa Kemal de Türk milleti ve devletini kendi ismi ile kuracağı din üzerinde inşa edecekti.
Mustafa Kemal kendi dinini inşa istikametinde ilk adımı ismini değiştirerek attı. 1934’te Mahkemeye baş vuran Mustafa Kemal isim tashihi yaptırarak, İslam peygamberi Muhammed’in diğer ismi olan Mustafa ve yine Arapça olan Kemal yerine, Kamâl Atatürk isim ve soy ismini aldı.
Kamâl, Türklerin en eski dinleri olduğu iddia edilen Şaman din adamlarının ismi Kam’dan türetilmişti.
Uhrevi İslam’ın beş şartı yerine dünyevi Kamâl dini için altı prensip kabul edildi. Kamâl dini ile alakalı kitaplar yazıldı. Hatta meşhur Türk şairi Behçet Kemal Çağlar, İslam peygamberi Muhammed için yazılan Mevlid-i Şerifin bir benzerini, Kamâlizmin peygamberi Kamâl Atatürk için yazdı.
Türkiye devleti kurulduktan sonra çıkarılan 1924 Anayasasında “Devletin dini, dini İslam’dır” hükmüne yer verilmişti. 1928’de yapılan değişiklikle bu hüküm anayasadan çıkarıldı ve 1937’de yapılan değişiklik ile bu ibarenin yerine, Kamâlizm dininin altı umdesi (cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, inkılâpçılık) ikame edildi.
Kamâl Atatürk öldükten sonra, eski ismi yeniden kullanılmaya başlandı, ancak Kemalizm ve Atatürkçülük isimleri ile onun dini muhafaza edildi.
Kamâl dini ile onun ümmeti (Türk millet) ve devletini muhafaza vazifesi Türk ordusuna (teğmenlerin tabiri ile Mustafa Kemalin Askerlerine (Asakir-i Mensure-i Kamâliye) tevdi edilmişti.
Erdoğan, Ergenekon ve 15 Temmuz operasyonları ile Asakir-i Mensure-i Kamâliye’nin kalesini zaptetti ve onun aslına (Asakir-i Mensure-i Muhammediye) rücu ettirerek Türk İslam Devleti projesini önündeki en büyük engeli ortadan kaldırmak için hayli mesafe kazandı.
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Türk ordusu sadece milletin ve devletin ordu iktidarın teminatıdır. Onun icazeti olmadan iktidara gelmek veya kazara iktidara gelinse bile onu muhafaza etmek mümkün değildir.
15 Temmuz gibi. bu hadisenin de diktatör Erdoğan’nın malûmatı dahilinde vuku bulduğu kuvvetle muhtemel.
Bunun yanında, Kamâlistlerin küçük bir kuvvet gösterisi yaptıkları ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir.
Her iki halde de hadise, bu vakıa ile mahdut kalmayacağı kesin.
Anlaşılan önümüzdeki 2025 senesi çok büyük gelişmelere sahne olacak.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz