DEDESİNE İDAM, TORUNUNA KAYYUM..!

Kemal Bülbül yazdı

Mustafa Kemal’in « isteği üzerine TBMM’ne, Kürt giysileriyle giden, konuşma yapan ve 1923’te Lozan Konferansı’nın, Türklerle dayanışma telgrafı çekenlerin başında gelen Kürt Milletvekili Hasan Hayri, Müstafa Kemal’in emri ile 1925’te idam edilir..! »
Eski HDP Milletvekili Kemal Bülbül, Dersim’e kayyum atanması ve Cevdet Konak’ın görevden alınması vesilesiyle bir tarih hatırlatması yaptı ve Konak’ın dedesi Hasan Hayri Bey’in idamının 99’uncu yılında görevden alındığını yazdı. İşte o yazı:

Kadınlar ‘Jin Jiyan Azadi’ sloganıyla ülkenin dört bir yanında sokaklarda

Dedesine İDAM: HASAN HAYRİ BEY Dersim Mebusu Torununa KAYYUM: CEVDET KONAK Dersim Belediye Eş Başkanı
23 Kasım 1925 Hasan Hayri Bey İdam Edildi
23 Kasım 2024 Cevdet Konak’a Kayyum Darbesi Yapıldı

Geleneksel tekçi, inkarcı, asimilasyoncu sistem zihniyeti için, muhaliflere, Kürtlere, Kadınlara, Alevilere, emekçilere, sosyalistlere dönük uygulamalarda asla “Tesadüf yoktur” her şey sistemin köhnemiş zihniyetine göre planlı ve programlıdır! Tanzimat, İttihat, Meşrutiyet dönemini ve Şark Islahat Planı, Mecburi İskan uygulamaları gibi dönemleri saymasak Dersim 25 Aralık 1935 Tunçeli Kanunu ile yönetiliyor!

TUNÇELİ KANUNU Dersim’in tümüne uygulanan bir tür kayyum darbesidir. Tunçeli Kanunu 38 Maddeden oluşuyordu. Kanunun 37. Maddesinde “Bu kanun 1 Kanunusani 1940’ta mülga olacaktır” yazıyordu! Yani “Tunçeli Kanunu 1 Ocak 1940’ta yürürlükten kalkacaktı” oysa insan hak ve özgürlüklerine, Dersim Halkının dil, kültür, inanç ve coğrafyasına karşı suç işlemek amacıyla ihdas edilen bu kanun hala yürürlükte! Çünkü Dersim’in adı hala TUNÇELİ!… Çünkü hala Dersim’de Tunçeli Kanunu gereği “Yasak bölge” var! Dersim’de hala insanlar kaybediliyor, evler dinleniyor, Kurmanci ve Dimilki yasak ve daha da önemlisi Dersim hala Kayyum rejimi yani Umum Müfettişlikle yönetiliyor!…

1881’de Dersim (Tunceli) Hozat ilçesi Ağzonik/Ağzunik (Akpınar) Köyünde doğdu. Hozat Şeyh Hasanlı aşireti reisi Kankozade Murtaza Ağa’nın oğludur.
İlk ve orta öğrenimini Dersim’de tamamladıktan sonra “Hamidiye Alayları”ından sonra zamanın kurallarına göre oluşturulan 3 Ekim 1896′da Harbiye Mektebi Aşiret Sınıfına alındı.

24 Şubat 1898′de Süvari Teğmen rütbesiyle mezun olarak 4′üncü Ordu emrine verildi. Siverek Aşiret Süvari Alayı‘na atandı. 3 Nisan 1900′de 21 ve 23 Nisan 1902′de 22′nci Süvari Alaylarında görevlendirildi. 1 Mart 1908′de bir süre açığa alındı. 27 Nisan 1911′de yüzbaşılığa yükseltildi. 16. Aşiret Hafif Süvari Alayı Bölük Komutanlığına tayin edildi. 2 Kasım 1911′de Aşiret Süvari Müfettişliği 2. Karakilise Fırkası 14. Alay Bölük Komutanı oldu. İhtiyat Süvari 6. Alayda görevli iken 2 Ocak 1916′dan itibaren kıdemli yüzbaşılığa yükseldi. 20 Ağustos 1916′da binbaşı oldu!

Van Askerlik Şubesi Başkanlığında görevli iken Osmanlı Mebusun Meclisi’nin son dönemi için yapılan seçimde Dersim milletvekili oldu. Ancak kış şartları içinde İstanbul’a gelmesinin mümkün olmadığını 19 Şubat 1920 tarihli telgrafıyla bildirmesi üzerine 4 Mart’ta izinli sayılmasına karar verildi.
Bu döneme ait 1336 (1920) tarihli ‘Tâyini Esami defterinde adı kayıtlı olmasına rağmen Meclise katılıp katılamadığı saptanamadı. Ancak tahsisat bordrosunda adı olmaması ve ödenek almamasından İstanbul’a gitmediği ve doğruca Ankara’ya gelerek 1 Haziran 1920′de TBMM’ne katıldığı anlaşıldı.
Mecliste Sağlık ve Sosyal Yardım, dilekçe, iktisat ve Milli Savunma Komisyonlarında çalıştı.

Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Grubunun kurulmasında muhalefetteki II. Grupta yer aldı. Dönem içinde biri gizli oturumda olmak üzere konuşma yaptı. 13 soru ve yerel sorunlara dair 3 gensoru önergesi verdi. Ayrıca bir kanun önerisinde bulundu. Milletvekilliği I. Dönem’de sona erince memleketine döndü.
Evvelce milletvekili seçilmesi dolayısıyla 23 Şubat 1920′de vâki istifası 19 Aralık 1923 tarih ve 385 sayılı Kanun ile geçersiz sayılarak 2 Mart 1925′te askerlikten emekliye ayrıldı.

3 Şubat 1925′te başlayan ve 31 Mayıs 1925′te kesin olarak bastırılan Şeyh Sait katliamında “Doğu illerinin bir kısmını Anavatandan ayırarak bağımsız bir Kürt Devleti kurulmasını hedef alan ayaklanmacılara yardım suretiyle eylemlerine katıldığı” savıyla tutuklu olarak Doğu İstiklal Mahkemesinde yapılan yargılaması sonunda idam cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi ve hüküm ertesi gün gündeme getirildi. Evli olup dört çocuk babası idi. Ailesi (KANKO) soyadını almıştır.”

Hasan Hayri Bey, “Kankozade Hasan Hayri Bey” Osmanlı Meclis-i Mebusan’nda 4. Dönem, TBMM’de I. Dönem Dersim Mebusluğu yaptı. Diyarbakır’da, Mustafa Kemal’in, Kürtlerden oluşan koruma taburunun komutanı idi. Mustafa Kemal’in isteği üzerine TBMM’ne, Kürt giysileriyle giden ve yine Mustafa Kemal’in isteği üzerine, kürsüden Kürt Giysileriyle bir konuşma yapan milletvekili, 1923’te Lozan Konferansı’nın, Türklerle dayanışma telgrafı çekenlerin başında gelen Kürt mebustur!

Hasan Hayri bu dönemi şöyle anlatır:

Kürtlerin, Türklerden ayrılmak isteyip istemedikleri konusunda bir soru ortaya atılmıştı. Bu konu 1922′de bir telgrafla Millet Meclisi’nden soruldu. Aktedilen gizli bir oturumda, Mustafa Kemal, Kürt mebuslarının “Fikrini öğrenmek istemişti. Ben, söz aldım ve Kürtler ‘in Türklerden ayrılmayacaklarını kesin bir dille açıklayarak, bu sözlerimi Muaviye’den bugüne kadar cereyan eden olayları sayarak tarihten ispata çalıştım. Bu sözlerimden son derece memnun kalan Mustafa Kemal, sevincinden ayaklarını yere vuruyor ve beni çılgınca alkışlıyordu. Hatta ertesi gün Kürt milli kıyafetiyle Meclis’e gelmemi benden rica etti. Ben ve diğer Kürt mebus arkadaşlarım, ertesi gün Kürt Milli kıyafetiyle Meclise geldik ve Lozan Konferansı’na telgraflar çekerek Kürtlerin, Türklerden ayrılmayacağını bildirdik!

Kürtçe, Türkçe, Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Hasan Hayri Bey “İKİ SUÇTAN” yargılandı:

Kürtçe, Türkçe, Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Hasan Hayri Bey “1. TBMM’ye Kürt kıyafetleriyle gelmek ve gelmeye teşvik etmek, Kürtçülük yapmak…

2. Şey Sait “Ayaklanmasına” destek vermek…
Ve İstiklal Mahkemesinin Kararıyla 1925’te idam edildi…
Oysa Hasan Hayri Bey’e meclise Kürt kıyafetleriyle gelmesini ve mecliste bir konuşma yapmasını Mustafa Kemal söylemişti…
Dersim Soykırımı esnasında Ağzunik Köyüne yapılanlar;
1. Ağzunik ve Sekedek ile diğer birkaç köy 17 Ağustos 1938’de yakıldı. Buradan erkek, kadın ve çocuk olmak üzere 281 kişi batıya sürgün edildi.
2. Dersim Soykırımı 1938 yılında Ağzunik Köyü 3 nolu yasak bölgede 12 kişi Kango ailesinden olmak üzere70’i çocuk, 170 kişi katledilmiş ve 17 Ağustos 1938’de Ağzunik Köyü yakılmıştır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz