Site icon UTOPIA TV ARI

Bahçeli’den Öcalan Çağrısı, Erdoğan’dan Kayyım ve Linç Emri

0:00

Mehmed Kobal                                                               08/11/2024

Bahçeli’den Öcalan Çağrısı, Erdoğan’dan Kayyım ve Linç Emri

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Öcalan üzerinden silahlı Kürt örgütünü silahsızlandırma çağrısı 40 yıldır retorik edilen bir devlet stratejisi olsada Erdoğan’ın, “çözüm” yanlısı kurnazlığını deşifre etmesi Erdoğan ve şürekasını telaşlandırdı. Devletin bürokrasi, güvenlik birimlerinde etkin hale gelen MHP, devleti ele geçiren AKP’yi kuşatmış durumda. İktidar rant paylaşımında örtüştükleri kadar çatışma içinde olan, özellikle Kürd düşmanlığında birleşen bu sömürgeci sistem partilerin Kürd-Türk çatışmasının “barışçıl” çözümünü silah bırakmaya, Öcalan’ı ev hapsine alma söylemleri yeni saldırıların parolası oldu.

“Bir yandan “barışçıl” söylemler, diğer yandan Kürd şehirleri Hakkari, Mardin, Batman, Halfeti belediyelerin gaspı, Kürdlerin linç edilmesi ve Rojava sivil yerleşimlerin bombalanması türk saldırganlığın değişmeyen havuç sopa politikasıdır. Türklerin tarihinde sorunların barışçıl bir çözümü yok. İşgal, talan savaş, yenilgi ve teslimiyet var. Irak, Suriye’de olduğu gibi Türkiye ve İran rejimleride ya iç ayaklanma, yada dış müdahale ile değişirler. Tahran ve Ankara rejimleri bölgeyi uluslararası terör gruplarıyla idare etmeleri nedeni ile değişimleri ön görülen ciddi sorun haline gelmişler.

Teokratik, diktatör ve sömürgeci rejimler demokratikleşmez. Yüz yıldır etnisiteleri, inançları yasaklayarak, yok ederek, zor cebirle yöneten, bu ucube Türkçülüğün idare ettiği Türkiye asla demokratikleşmez. Türkten daha çok türkçü bu dönmeler normal yaşamlarında iş bulamazken Kürd-Türk çatışmasında kariyer, mal, mülk, servet sahibi oldular. Bu çatışmadan geçinenlerin sayısı yüzbinlerle ifade ediliyor. Türk Kürd çatışması o yüzbinlerin geçim sektörü olmuş. O nedenle Türkiye asla demokratikleşmez. Çünkü suçlu rejimler, köklü temizliği ön gördüğü için normal bir muhalefetle değişmez. Ekonomik, siyasi krizin de etkisiyle ya spontane ayaklanmalar, yada dış müdahale ile değişir.

Etnik saldırı altında olan Kürdler ancak ulusal örgütlenme, birlik ve ayaklanma ile işgalciye geri adım attırır. Ankara yönetimi, Hakkari, Batman, Mardin, Halfeti gibi Kürdistan şehirlerindeki yöneticilerine Etnik linç emrini vermiş. Genç, yaşlı, kadın, çocuk yüzlerce Kürd yara bere içinde sokaklarda sürükleniyor. Kin ve nefretle saldırıyorlar. Bu Etnik linçin ve fütursuzca saldırıların panzehiri ‘halkların kardeşliği’ sloganı değil, ulusal birlik siyasetidir Başka hiçbir eylem işgalciye geri adım attırmaz.

Türk zulüm rejimi Irak, Suriye gibi olmasa da benzerini yaşayacak. Kuzey Kürdistan’da siyaset ruhen gerçekleşmiş Türk, Kürd bölünmesinin resmileşmesi üzerine yapılmalıdır. Kürdler Türklerin marabası değil. Birlikte yaşamak zorunda değil. Barış, çözüm adı altında Gerillaları, direniş güçleri silahsızlandırma Kürdleri savunmasız bırakma her türlü saldırı ve tecavüze hazır hale getirmektir. Herkesin silahli olduğu ortadoğu’da Kürd direnişçilerin silahsızlandırılması, kalan Kürtlerinde imhasi demektir. Gerilla güçleri silah bırakmaz ve bırakmamalı. Ama o silahlari sadece Kürdistan ulusal bağımsızlığı için kullanmalıdır.

Bugün Kürdlerin Kuzey Kürdistan’da, Batman’da savunma güçleri olsaydı Annelerimiz, yaşlılarımız, çocuk ve gençlerimiz böyle sahipsiz ve fütursuzca linç edilmezdi. Türk devleti Kürd ulusun baş düşmanıdır, emperyalistidir. Saddam baas rejiminden önce Jenosid uygulamış bir devlettir. Türk egemenliği helen Kürdleri ulusal haklarından yoksun klasik askeri zorla yönetme çabasındadır. Barış söylemleri bir yanılsamadır.
Rojava Kilit Konumdadir.
Ankara rejimi, Ortadoğu’daki muhtemel gelişim ve degişim dinamiklerine karşı uluslararası güçlerle müttefik Kürd siyasi otoritelerin ilişkisini tersine çevirmek ve kontrolüne almak için her yol ve yöntemi deniyor. Türk devleti ABD, Rusya ve Suriye ile yaptığı bütün görüşmeleri Rojava’yı kontrolüne alma ve statüsüzleştirme üzerinde yürütüyor. Türk devletin bütün derdi Rojava’dır. Rojava Kürd ulusal meselenin çözümünde kilit konumdadir.

Kürd savunma güçlerin, Özerk Otoritenin Rojava kontrolü Güney Kürdistan kadar stratejik bir mevzidir. Kürdlerin çok önemli milli kazanımlarıdır, bağımsızlığa taşınmalıdır. Batılı müttefik güçlerle siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik ilişkilerin teminatidir. Kuzey Kürd siyaseti ile Türkler arasında muhtemel bir barışçıl çözümde Rojava güvenligi için müttefik güçlerin arabuluculuğu şart koşulmalıdır.

Türkler, Suriye-Rojava işgal batağından çıkış için Amerika ve Rusya ile sınırları daraltılmış Özerk Yönetim pazarlığı yapıyor. Erdoğan’ın Devlet Bahçeli üzerinden Öcalan’a “silahlari bıraktırma çağrısı, Rojava’yı kabul sınırlarına çek dayatması oluyor. Kürdistan ulusal meselenin çözümü, PKK’nın silah bırakmasına bağlı değil. Türk işgalci ordusunun Kürdistan’da çekilmesine bağlıdır. Kürd, Kürdistan meselesi bir güvenlik, demokrasi sorunu değil. Ulusal geleceğini özgür iradesiyle belirleme, bağımsızlığını kazanma davasıdır.
Öcalan Pazarlık Yapamaz

Türklerin izin verdigi oranda konuşan A.Öcalan, Rojava’yı Türklerin kontrolüne bırakmaya zorlanıyor. “Koşullar oluşursa gerekeni yapma iradem var” diyen Öcalan, onların müsaade ettiği kadar konuşabildiğini ve hiçbir güvence şansına sahip olmadığını vurguluyor. Kürdler için güvence, Türkiye için normalleşme Türk işgalci ordusu ve askeri zora dayalı idaresi Kürdistan’da belli bir takvime tabi kılınarak çekilmeye zorlanması ile gelişir. Hakan Fidan, Oslo Barış Sürecine Erdoğan’ın-siyasi temsilcisi olarak katılmıştı. PKK’nın tmsilcisi Sabri OK ve diğer katılımcı, gözlemcilerin karşısına oturmuştu.

Hakan Fidan o dönem şöyle demişti; “PKK silah bıraksın, Kürd siyasal hareketi siyaseten güçlenir.” devamla “Filistin Kurtuluş Örgütü, silahlı mücadeleyi bıraktı, güçlendi, Birleşmiş Milletler’e kadar kabul gördüğünü” açıklamıştı. Dönemin MİT Müsteşarı, günümüzün Dışişleri Bakanı devşirme Hakan, Oslo görüşmelerinden Kürdlere BM yolunu göstermişti. Bakın dönek Hakan, şimdi ne diyor; ”Bizim için hassasiyet taşıyan ana husus, Suriye topraklarının üçte birini ABD desteğiyle işgal eden PKK/YPG terör örgütünün bölgeden temizlenmesidir. Biz her görüşmemizde Amerikalı muhataplarımıza konuyu masaya getiriyoruz” diyor.
Görüldüğü gibi Türklerle Kürdlerin eşit haklar temelinde bir arada yaşama imkâni mümkün görünmüyor. Erdoğan’ın, 11 yıl sonra Devlet Bahçeli üzerinden tek taraflı ateşkes çağrısı ve dalavere lerle dolu “kardeşlik” sözleri yeniden seçilme ve Kürd siyasi hareketini bir daha kullanma politikasıdır. İsyan ve kitlesel katliamlarla dolu bir asırlık Türk siyasi tarihi, işgal ve yarım asırlık askeri çatışmanın çözümü Türk terör devletin teslimiyet çağrısı ile gelişmez. Adres tarafların ve gözlemcilerin sorunları karşılıklı müzakere edeceği çözüm masasıdır.

Ankara’nin, Kürd silahli hareketine ve ulusal meselenin çözüm yöntemine ilişkin “biz kararları veririz, sınırları biz koyarız, muhatabımızı biz belirleriz” gibi üst perdede teslimiyet çağrıları kolonizatör bir buyurganliktır. Kürdler nezdinde pire boku kadar değeri olmayan bir Türk sözüdür. Kaldi ki Erdoğan, Bahçeli rejiminin bir çözüm politikası yok. 11 yıl sonra değişen tek şey Hakan Fidan’ın, Devlet Bahçeli ile yer değiştirmesi oldu. Türk devleti, Kürdistan’daki askeri zora dayalı idaresini rehin tutuğu Öcalan üzerinden legalleştirmeye devam etmesi karşı durulmasi gereken tehlikeli bir gidiştir.

“Erdoğan, Öcalan çağrısını, Bahçeli Kayyımı bilmiyordu” Söylemi bir türk cambazlığı gibi görünüyor. Kürd siyasetine yoklama çekiliyor, ikilem yaratılıyor,. Toplum ve Kürdler yıllardır “devlet, derin devlet” yalanı ile narkoz edildi. Sarayın 24 yıllık tekçi rejimi, derin devlet yalanını açığa çıkardı. Erdoğan son 11 yıllık iktidarini katliam, kayyım, işgal ve seçilmiş Kürd vekillerin hapis, sürgünü ile tamamladı. Türklerin Kürd politikası dengelere göre değişen zamana yayılmış bir imha konseptidir. Erdoğan, şimdi yeniden Devlet Bahçeli üzerinden Öcalan’a meclis yolunu göstermesi S.Demirtaş gibi seçkin Kürd siyasetçilerini rehin tutmaya devam etmesi barışçıl çözümden çok Kürd siyasi hareketine istediğini dikte ettirmek ve bölgesel denklemden kaynaklı gelmekte olana karşı önlem alma politikasıdır.
#ortadogu#israil#savas#Kürdler#türkler#kayyim#Kürdistan##ateskes#öcalan# #devletbahçeli#erdogan#çözüm#Amerika#muzakere#Rojava#suriye#

Medkobal@gmail.com

Quitter la version mobile