ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Ethan A. Goldrich, ABD’nin Rojava’daki güçlerini çekmeyi düşünmediğini belirtti. Rojava Özerk Yönetimi’ne de mesaj veren Goldrich, “yerel seçim için şartların olmadığını ve seçim yapılmasını istemediklerini” kaydetti.
Goldrich, “Suriye’den çekilmeyi planlamıyoruz. IŞİD’in yeniden bu bölgelerde faaliyete geçmesini engellemeye yönelik misyonumuzu yerel ortaklarımızla iş birliği içinde sürdürmeyi ve tamamlamayı düşünüyoruz” dedi. Suriye ve Akdeniz’den sorumlu olan birimin yetkilisi isimlerinden Goldrich, “Politikamızın bir ayağı da IŞİD’e karşı mücadele etmek ve IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemektir. Dolayısıyla, ABD ordusunun Suriye’deki varlığı özellikle IŞİD’in yeniden canlanmasını engelleme çabasına yöneliktir ve biz de bu amaçla yerel ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz” dedi.
ABD’nin IŞİD’le mücadele etmek üzere başta Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) kontrolünde olan Rojava olmak üzere Suriye’de toplamda 900 askeri bulunuyor. Suriye’de siyasi bir çözüme destek vermek istediklerini kaydeden Goldrich, Anayasa Komitesi’nin yeniden toplanmasını istediklerini belirtti.
Rojava Özerk Yönetimi’nin geleceğine dair de konuşan Goldrich, Suriye’nin toprak bütünlüğünü vurgulayarak “Suriye’ye yönelik tüm siyasetimiz, Suriye’nin geleceğinde tüm Suriyelilere söz hakkı tanınmasını öngören bir çözümdür” dedi.
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İlişkilerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı Ethan A. Goldrich, Rûdaw’dan Diyar Kurda’nın sorularını yanıtladı.
Suriye ile ilişkili bir soruyla başlamak istiyorum. Yıllardır Suriye’deki sorunun 2254 sayılı karar çerçevesinde çözülmesi için çalışıyorsunuz, ama bu konuda bir ilerleme kaydedilmemiş gibi görünüyor. Sizin bu sorunu çözmek için başka bir alternatifiniz var mı?
Bildiğiniz gibi Biden yönetimi 2021’de Suriye için her şeyden önce IŞİD’le mücadele etme ve IŞİD’in yeniden canlanmasını önleme ihtiyacını içeren bir politika geliştirdi. Ayrıca Suriye’deki acıları hafifletmek ve insani yardımları artırmak için de çalışıyoruz, rejimi eylemlerinden sorumlu tutuyoruz, ateşkesleri sürdürüyoruz ve Suriye’de şiddetin yayılmasını önlemeye çalışıyoruz. Tüm bunları desteklemek için 2254 sayılı kararı ve siyasi süreci destekliyoruz. Çünkü siyasi sürecin krizi sonlandırmanın tek yolu olduğuna inanıyoruz. Tüm bu farklı alanlarda IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile ortaklık kurduk ve insanların Kuzeydoğu Suriye’deki Hol Kamp ve gözaltı merkezlerinden geri gönderilmesi için çalıştık ve bu durumun yeniden ortaya çıkmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Siyasi süreç üzerinde de çalıştık. BM Özel Temsilcisi Ger Pedersen ile birlikte çalışıyoruz. Çatışmanın nasıl çözüleceği konusunda görüş alışverişinde bulunmak için Arap ülkeleri, bölgedeki diğer ülkeler ve Avrupa da dahil olmak üzere benzer düşüncelere sahip ülkelerle çalışıyoruz.
Ama hala 2254 sayılı karar için başka bir alternatifiniz yok…
Biz 2254 sayılı karara bağlı kalacağız ve Suriyelilerin öncülük ettiği ve yürüttüğü, çözüme giden bir diyalog bulmak için kararın içerdiği esaslar için bir alternatif göremiyoruz. Ne yazık ki rejim 2254 karar konusunda pek bir şey yapmadı. Anayasa Komisyonu’nun toplantılarına devam etmesini istiyoruz. 2254 kararın uygulanmasının önündeki en büyük engelin rejimin iş birliği yapmaması olduğunu düşünüyoruz.
Çok iyi, son birkaç yılda bazı ülkelerin Beşar Esad rejimiyle ilişkilerini normalleştirdiğini gördünüz. Öncelikle değerlendirmeniz nedir? İkincisi, Suriye hükümetiyle ilişkilerin normalleşmesine karşı mısınız? Neden?
Rejimle ilişkilerin normalleşmesini desteklemiyoruz. Elbette biz ilişkilerimizi Rejimle normalleştirmeyeceğiz. Diğer ülkelerin rejimle ilişki kurduğunu anlıyoruz ve bu ülkeleri, eğer katılmışlarsa, BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararının ilkelerine uymaya, kurdukları ilişkilerin 2254 çerçevesinde durumu iyileştirmeye ve bir siyasi çözüme ulaşmaya yardımcı olabilecek yollar aramaya teşvik ediyoruz.
ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda IŞİD’i yenmek için yaklaşık 900 askeri bulunuyor ancak bu yılın başında çeşitli kaynaklardan ABD’nin Suriye’den tamamen çekilme niyetinde olduğunu söylüyor. Suriye’nin kuzeydoğusundan tamamen çekilmeniz konusunda Dışişleri Bakanlığı’ndan herhangi bir görüşme veya öneri var mı ve Suriye’de ne kadar kalmayı düşünüyorsunuz?
Politikamızın bir ayağının IŞİD’le mücadele ve IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemek olduğundan bahsetmiştim. ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının amacı öncelikle IŞİD’in yeniden canlanmasını önlemek. Bunun için yerel ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. Suriye’den çekilme gibi bir planımız yok. IŞİD’in yeniden canlanmasını önleme, IŞİD’le mücadele etme ve ortaklarımızla birlikte çalışma misyonumuzu sürdürüp tamamlamayı planlıyoruz.
Güçlerinizin Suriye’den çekilmesi konusunda burada Dışişleri Bakanlığı’nda bir görüşme var mı?
Bu noktada misyonumuza odaklandık ve yapmaya çalıştığımız şey de bu.
İnsani meseleye dönelim. ABD, Suriye’ye insani yardım sağlayan ülkelerden biri. Geçtiğimiz günlerde Suriye’ye 539 milyon dolarlık insani yardım yapılacağını duyurdunuz, yardım yaptığınız gruplar Kim ve yardımlarınız gerçek zeminde nasıl bir yansıması olacaktır?
Evet, şu anda dünyada pek çok farklı krizin olduğunu ve krizlerle başa çıkmak için mevcut kaynaklar konusunda çok fazla rekabetin olduğunu belirtmek önemli. Suriye çatışması sırasında 2011’den bu yana Suriye’ye fiilen 17,8 milyar dolar yardım sağlamış olmamızdan gurur duyuyoruz. Yalnızca geçtiğimiz birkaç ayda, Mayıs ayında Brüksel Donör Konferansı’nda 593 milyon dolarlık insani yardım yapılacağını duyurduk. Ayrıca istikrar amaçlı 98 milyon dolarlık yardımı da sağlıyoruz. Suriye dışındaki Suriyelilere, Türkiye, Lübnan ve Ürdün’deki mülteci topluluklarına da insani yardım sağlamaya çalışıyoruz. İstikrar amaçlı yardım, IŞİD’den kurtarılan bölgelere ve ülkede rejimin kontrolü altında olmayan bölgelere yönlendirildi. Çeşitli yardımlarla, temiz su, barınak, geçim kaynakları, eğitim ve insanların temel insani ihtiyaçlarını karşılamalarına yardımcı olabileceğimiz birçok farklı alan sağlamaya çalışıyoruz. Elbette amacımız krizi bitirmek, böylece insanlar normal hayatlarına dönebilsinler ve tüm bu yardımlara ihtiyaç duymasınlar ama dediğim gibi çok zor durumda oldukları ve büyük ihtiyaç içinde oldukları sürece işimizin asıl kısmı bu. Politikamız, sunduğumuz insani yardımları iyileştirmeye çalışmaktır.
Suriye’den bahsederken tabii ki Suriye tamamen bölünmüş bir ülke. Suriye’nin kuzeydoğusunda özerk bir yönetim var. Bu bölgeye yaptığınız yardım miktarına dair elinizde bir rakam var mı?
Suriye’nin kuzeydoğusunda bahsettiğim gibi, bölgedeki topluluklara yardım etmek ve oradaki insanlara elektrik ve temiz su da dahil olmak üzere daha iyi hizmetler sunmak için istikrar amaçlı yardım sağlıyoruz ve insani yardımın mevcut olmasını sağlamak için Hol Kampı’na ve oradaki mültecilere özel yardım sağlıyoruz. Durumları çözülene ve yeniden yerleştirilebilene veya ülkelerine geri gönderilebilene kadar, yani 98 milyon dolarlık istikrar amaçlı yardımının büyük kısmı bu bölgeye verilecek.
Röportajımızın son kısmına geçersek, Suriye’deki Kürt meselesinden bahsedeceğiz. Kürtlerin ABD ortaklığı, Suriye’de IŞİD’le mücadeleye olan bağlılığınız çerçevesinde kuruldu, şimdi açık bir şekilde Suriye’deki Kürtlere yönelik mevcut politikanız nedir ve Suriye’nin geleceğinde Kürt sorununu nasıl çözmek istiyorsunuz?
Suriye… Suriye’nin tamamına yönelik politikamız, 2254 sayılı karar kapsamında tüm Suriyelilerin Suriye’nin geleceği konusunda söz sahibi olmasına olanak tanıyan bir çözüm bulmaktır. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğüne bağlıyız. Bu da bizim için bir diğer önemli prensiptir. Suriye’de, kuzeydoğudaki Suriye yönetiminin geleceğinde herkesin söz sahibi olması gerekir. Kuzeydoğudaki tüm toplulukların, IŞİD ve rejimden kurtarılmış bölgelerde dahil, tüm toplulukların katıldığı kapsamlı siyasi faaliyetlere sahip olması ve tüm topluluklar arasında diyalog olması bizim için önemli. Şu anda bizi endişelendiren, bölgede bir seçimden bahsediliyor, özgür, adil, şeffaf ve kapsayıcı seçimler için koşulların hazır olmadığını düşünüyoruz.
Bu şartlardan mı kaynaklanıyor, yoksa Türkiye’nin talebi mi?
Suriye’nin herhangi bir yerindeki seçimlerin özgür, adil, şeffaf ve kapsayıcı olması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle Suriye’nin kuzeydoğusunda seçim yapılması gerektiğini düşünmüyoruz.
Türkiye, NATO’daki ortağınız ama Suriye’nin kuzeydoğusunda IŞİD’e karşı savaşan ortaklarınızla birçok görüş ayrılığı var. Son dönemde bu bölgedeki yönetimi aksatmak için yönetimin altyapısını hedef aldı. ABD, Suriye’de Türkiye ile Kürtler arasında bir anlaşma olması için çok çalıştı. Çabalarınızın nereye vardığını bize söyleyebilir misiniz? Kuzeydoğu Suriye’deki çatışmaların çözümü için Kürtleri ve Türkiye’yi birlikte çalışmaya ikna edebilir misiniz?
Öncelikle Türkiye, NATO’nun ve ABD’nin müttefiki. Türkiye ile Suriye dahil dünyanın birçok farklı konusunu konuşuyoruz ve ortak kaygılarımız var. 2254 sayılı Kararın hayata geçmesi yönünde ortak arzumuz var, Suriye’de tüm Suriyeliler için kapsamlı bir siyasi sürecin yaşanması yönünde ortak arzumuz var. Suriye’de terörle mücadele ve IŞİD’le mücadele konusunda ortak kaygılarımız var, insani kaygılarımız ortak, sınır ötesinde de yardım etmemiz gerekiyor.
Onlarla Kürt meselesini konuşmadınız mı?
Suriye’de yaşayan herkes için kapsamlı bir siyasi çözüm ihtiyacından bahsediyoruz. Suriye’de tüm toplulukların, vatandaşların ve sivil altyapının korunmasının çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Rudaw