Sosyal ağlar tüketen bağlar

Necat Zanyar

Necat Zanyar

Yeni kuşakların yaşamında büyük yer tutmasına rağmen sosyal ağlar hakkında çok az yazılıyor.

Oysa sosyal ağlar sanal ama reel yaşamın bir parçası. Yer yer sokaktan daha belirleyici.

Gençler burayı kendini gerçekleştirme sahnesi görüyor.

İlişki ve etkileşimler sanaldan ibaret kalmıyor, reele taşınıyor. Geçmişte basamak sistemiyle işleyen ilişkiler, yerini tepeden inme ilişki biçimlerine bırakıyor.

Sosyal ağların sakinleri, iyi veya kötü, görülmekten besleniyor. Her insanda doğal olarak var olan görme ve görülme arzusu, en kolay, masrafsız ve yaygın şekilde sosyal ağlarda karşılığını buluyor.

Buralarda görülmek için bilmek, emek vermek, herhangi bir yeterlilik şartını taşımak gerekmiyor. Cahille bilgeyi eşitleyen, hatta cehaleti avantajlı kılan bir ortam.

Sosyal ağlarda fake bir profil, gerçek bir profilden daha çok dikkate alınabiliyor. Sahte profillerin söylemleriyle insanlar kanaat oluşturuyor. Hele de afili bir isim ve resim seçilmiş ve siyasi bir yandaşlığa hitap ediyorsa.

Taymda şöyle bir duyuruyu görmeniz işten bile değil: “Arkadaşlar ‘Zagros Kartalı’ geri geldi, sayfasını takip edelim.” Binlerce kişi takip ediyor.

Zagros Kartalı kim? Neden takip edeceğiz? Arada bir pelerini ve maskesiyle uçuş gösterileri mi sunacak? Hayır. Zaten bu kişi muhtemelen bir lokantada temizlikçi veya başıboş gezen bir vasıfsız. Ama cebindeki telefon büyük iş görüyor. İnsanlar onu Zoro veya Batman gibi bir şey sanıyor. Bu da ahkam kesmek için ona yetiyor.

Herhangi bir konuyu bilip bilmemeniz önemli değil. Kendinden emin cümleler kurmak, kalabalık oluşturmak yeterli. Hele de Kurtlar Vadisi müziğiyle hırsız, arsız sokak çetelerinin klişe cümlelerinden beş on tanesini biliyorsanız havanızdan geçilmez.

Videolu bir konuşmanın 20 saniyesini kesip paylaştığınızda izleyenlerde istediğiniz algıyı oluşturabilirsiniz. Hatta konuşmacının mesajının tam tersi bir mesaj verdiği izlenimi yayabilirsiniz. Nasılsa izleyenlerin yüzde doksanı konuşmanın öncesini ve sonrasını merak edip sormayacaktır.

Gerçi artık yapay zekayla dilediğiniz kişiye onun sesi ve görüntüsüyle istediğinizi söyletmek de mümkün.

Tabi gençlere haksızlık etmemek gerek. Eskilerin kendini gerçekleştirememiş, çeşitli patolojilere müptela kısmı da sosyal ağlar vesilesiyle bir muhatap kitlesi bulmanın heyecanıyla sanal dünyanın âlimi, bilgesi, feylesofu olabiliyor.

Bitmek bilmez anıları, her şeye hâkim edasında ben merkezci çağrıları, herkese ayar veren, büyük toplulukların temsilciliğine soyunan üslupları ile iyi etkileşim aldıkları bir gerçek.

Bu deliyi kim ciddiye alır dediklerinizin bir süre sonra akil insan postunu kapması, önemli çevrelerce muhatap alınması işten bile değil.

Sosyal ağlarda Kürt kisvesine bürünüp Kürtlüğü içten kemiren çok sayıda kurtçuk var. Kürtleri parti ve lider yandaşlığı üzerinden ayrıştırıp çatıştıran, iç nefreti diri tutan bu sayfalar gerçekten Kürtlerin kullanımında olsa bile düşmandan çok Kürtlere zarar veriyor. Ki bunların önemli bir kısmının Kürt medyasında yuvalanan batak tipler olduğunun altını çizmek gerek.

Ölçü ve ilkeleriniz olmazsa, iyiniyetli de olsanız kaş yapayım derken göz çıkarır, bindiğiniz dalı kesersiniz.

Akla karayı, sapla samanı karıştırmamak için dijital bir lügat şart. Dijital lügatte özellikle “sosyal medya sıçanları”nın iyi tanımlanması gerekiyor.

Konuşulmak için köyün çeşmesine pisleyenlerin yanında, bunlar gerçek kişilere itibar suikasti yapan fake trollerdir. Kürtlüğün ifrazatı olan bu kişiler üzerinden, Kürtlük şehrinin havası bozulur, altyapısı olmayan şehrin kanalizasyonu, sosyal ağlara akar.

Biri neden anonim bir sayfa açıp gerçek kişileri hedefine koyar? Biriyle bir davası ve derdi varsa bunu kendi kimliğiyle yapacağına neden kimliksiz ve kişiliksiz sayfalara ihtiyaç duyar? Tabii ki yalan, iftira ve itibar tetikçiliği için. Başka açıklaması olamaz. Bu tür sayfaların yazdıklarına “acaba” demeniz amaçlarına ulaşmaları için yeterli.

Bilincin soluduğu atmosferin temizliğini savunan güçlü bir çevre hareketi şart.

Devletleşerek dirliğini kuramayan Kürtler, sorunlu dijitalleşmenin de sancılarını çekiyor.

Sosyal ağların gençlik enerjisini sömüren, bilinci körleştiren, her şeyi tüketen etkisini yabana atmamak gerek. Kürt taymının yandaşlık ve karşıtlıktan, anma ve kınamalardan başını kaldırıp nitelikli konulara ilgi göstermesinde yarar var.

Sosyal ağlar bir delinin attığı taşı kırk akıllının çıkaramadığı modern kuyular.

Bazen kardeşlerinin boğmak istediği Yusuf’u attıkları kuyu, bazen sesini duyuramayanların çığlık kuyusu.

Nasıl kullanacağınız size bağlı.

Ve tabii ki burası da bir ekim sahası. Ne ekerseniz onu biçersiniz. Rüzgar eken fırtına biçer. Fake olup olmamanız bu sonucu değiştirmeyecek.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz